Baş ağrısı deyip geçmeyin!
Toplumda en sık karşılaşılan şikayetlerin başında gelen baş ağrılarından önemli bir kısmı (migren, gerilim tipi baş ağrısı gibi) primer baş aağrılarıdır. Geriye kalan düşük bir oranı oluşturan baş ağrıları sekonder yani bir hastalığa bağlı baş ağrıları olup beyni veya diğer organları ilgilendiren bir hastalığın başlangıcı veya seyri sırasında ortaya çıkan baş ağrılarıdır.
Sekonder baş ağrılarının
tüm baş ağrıları içinde düşük oranda görülmelerine karşılık hastanın yaşamını
tehdit eden hastalıkların tanınmasında önemli bir ipucu oluşturmakta olup
değerlendirme hatalarının hasta ve hekim açısından ciddi sorunlara neden
olabileceğini unutmamak gerekir. Bu nedenle özellikle baş ağrılarının değerlendirilmesinde
gerek hasta gerekse mevcut baş ağrısı ile ilgili iyi bir hikaye
almanın tanıda en büyük yardımcı olacağını ve ortaya çıkabilecek hataları önlemedeki
önemini bir kez daha vurgulamak uygun olacaktır.
Tanımlanan baş ağrısının aylarla sınırlı (6 ay) bir süre öncesinde başlamış
olması önemli bir uyarıcı özelliktir. Baş ağrısının ortaya çıktığı veya hastanın
baş ağrısı ile tanışma süresi ne kadar kısa ise, özellikle de hasta ilk kez böyle
bir baş ağrısı ile karşılaştığını ifade ediyorsa, yani baş ağrısının ilk kez ve akut
olarak ortaya çıkması söz konusu ise hasta sekonder baş ağrısı açısından daha
dikkatle değerlendirilmelidir. Burada hastanın mevcut baş ağrısının tipik
primer baş ağrısı özelliklerini gösteriyor olması bizim ayırıcı tanıda veya değerlendirmemizde
sekonder baş ağrılarını gözardı etmemize neden olmamalıdır.
Hastanın mevcut baş ağrısını yaşamındaki en şiddetli baş ağrısı olarak tanımlaması
ve bu ağrının akut olarak ortaya çıkması subaraknoid kanama için
oldukça önemli bir bilgidir. Subaraknoid kanamalarda ortaya çıkan ağrının
olabilecek en şiddetli baş ağrısı olduğu bilinmektedir.
Migren, küme baş ağrısı, SUNCT sendromu (kısasüreli tektaraflı otonom
belirtili nevraljiye benzer ağrı), trigeminal nevralji, menenjit ağrının şiddetli
olduğu tablolardır. Gerilim baş ağrıları, kafa içi basınç artması gibi tablolarda
ise baş ağrısının şiddeti daha azdır. Hastanın bir süredir kullandığı ve yanıt aldığı ilaçların etkisiz kalması ve bu durumun yakın zaman içinde dikkati çekmesi bizi alerme etmesi gereken bir durumdur.
Birde hastanın baş ağrısı nedeniyle kötü ilaç kullanım alışkanlığının
olup olmadığının sorgulanması gereklidır. Özellikle analjezik, kafein ve ergo bileşiklerini
ihtiva eden ilaç kullanma alışkanlığının kronik günlük baş ağrısı bakımından
önemli olduğunu unutmamak gerekir.
Bir diğeri ise alkol kullanımına bağlı erken veya geç ortaya çıkan baş ağrıları
nedeniyle alkol kullanımının sorgulanmasıdır.
Hastanın başka nedenlerle kullandığı ilaçların araştırılması gerekir. Bu
ilaçlar içinde vazodilatasyon yaparak vasküler tip baş ağrılarına neden olan
ilaçların (nitrit-nitrat türevleri, kalsiyum kanal blokerleri gibi) ve ayrıca hormonlu
ilaçların -doğum kontrol hapları gibi- kullanılıp kullanılmadığı öncelikle
araştırılmalıdır.
Mutlaka sorgulanması gereken bir durum, bir travma hikayesini olup olmadığının araştırılmasıdır.
Ayrıca hastada hipertansiyon olup olmadığı, varsa seyri ve özellikleri, kronik
obstrüktif akciğer hastalığı, horlama-uyku apne sendromu, kalp yetmezliği,
koroner arter hastalığı, böbrek hastalığı, geçirilmiş merkez sinir sistemi enfeksiyonları,
genel olarak damar hastalığı açısından zengin risk faktörlerinin
varlığı, kan değerlerinde dengesizlik (anemi-polisitemi, kan elektrolit dengesizliği,
sedimantasyon yüksekliği gibi) araştırılmalıdır.
Kadın hastalarda hamilelik ve doğum sonrası dönemlerin (eklampsi-venöz
sinüs tombozları gibi) sekonder baş ağrıları açısından önemli olduğu unutulmamalıdır.
Ayrıca kadın hastanın adet özellikleri sorgulanmalı,
yakın zamanda ortaya çıkan düzensizlikler ve buna eşlik eden özellikler sorgulanmalıdır
(hipofiz tümörü?).
Beyin damar hastalıkları öncesinde özellikle iskemik tipte olanlarda oldukça
yüksek oranda haberci baş ağrıları ortaya çıkmaktadır. ışte belli yaş
grubunda damar hastalığı açısından zengin risk faktörleri olan kişilerde ortaya
çıkan baş ağrılarının gelecek bir beyin damar hastalığının habercisi olabileceğini
düşünüp bu açıdan takipte pratik yarar olduğunu vurgulamak uygun
olacaktır.
Mevcut baş ağrısı ile birlikte migren gibi primer baş ağrılarının da bir özelliğini
oluşturan bulantı ve kusmanın görülmesi
(subaraknoid kanama, menenjitler gibi) veya kafa içi basınç artışı sendromunun
varlığını düşündürmelidir.
Ateş yüksekliği, şuurda etkilenme, nörolojik muayenede taraf seçen bulguların
olması, ense sertliği, davranış değişiklikleri, konfüzyon hali gibi özelliklerin
varlığı sekonder baş ağrılarında sık karşılaştığımız bulgulardır.
Yukarıda belirtilen durumlarda mevcut baş ağrısının sekonder baş ağrısı
olarak değerlendirilmesi kolaylıkla yapılmaktadır.
PSıKıYATRıK ÖZELLıKLER VE SOSYAL DURUM
Hastanın mesleği, çalışma şartları, işyeri, aile içi ilişkileri, bunlarla igili
problemler ortaya konmalıdır. Hasta da bedensel özürlülük hali olup olmadığı
ve yaşamına etkisi dikkate alınmalıdır.
Psikiyatrik açıdan anksiyete ve depresyon gibi baş ağrılı hastalarda sık
karşılaşılan tabloların araştırılması gerekmektedir.
Bu bölümün sonunda yukarıda belirtilen ve sekonder baş ağrıları açısından
önemi olan uyarıcı özellikleri şu şekilde özetlemek ve sıralamak mümkündür:
? Baş ağrısının aylarla sınırlı yakın bir zamanda başlaması veya kronik
baş ağrısında aylarla sınırlı bir sürede farklı özelliklerin ortaya çıkması
? Baş ağrısının 10 yaş öncesi veya 50 yaş üzeri yaş gruplarında başlaması
? Hastanın erkek olması, ağrı tipinin hastanın cinsiyeti ile uyumsuzluk
göstermesi
? Baş ağrısının seyrek görülen baş ağrılarından olması
? Baş ağrısının efor sırasında ortaya çıkması ve ayrıca vücut, baş boyun
postüründen ve ıkınma öksürme gibi durumlardan etkilenmesi
? Mevcut baş ağrısının hastanın yaşamındaki en şiddetli baş ağrısı olması
? Baş ağrısının en şiddetli olduğu noktaya dakikalar içinde ulaşmış olması
? Hastanın kullandığı ilaçlara yanıtta yakın zamanda değişiklik olması
? Tanımlanan baş ağrısının çok seyrek karşılaşılan baş ağrısı olması
? Baş ağrısı ile birlikte bulantı, kusma, ateş, ense sertliği ve nörolojik muayenede
patolojik bulguların varlığı
? Özgeçmişinde baş boyun travması, sistemik hastalık öyküsü, vasküler
hastalık risk faktörlerinin varlığı, kullanılan ilaçlar ve ilaç kullanma alışkanlığı.